İyiyi alkışlamasını da biliriz

Bazen İzmit Belediyesinde dikkatimi çeken, bildiğim, beğendiğim ya da hakkında sıkça iyi şeyler söylenen isimleri yazıyorum.
Bu gün o yazılardan birini daha yazacağım.
İzmit Belediyesinde geçen dönem de bir Bulut vardı.
Nevzat Doğan’ın milletvekilliği döneminde danışmanlığını yapan İbrahim Bulut, belediye başkanlığı döneminde meclis üyesi seçilmiş, aynı zamanda başkan yardımcısı olmuştu.
Bu dönem ise Nurettin Bulut var.
Yine meclis üyesi ve yine başkan yardımcısı.
Nurettin Bulut için her ne kadar belediyenin web sitesinde hala “CHP’li” diye yazsa da, aslında İyi Partili.
Aslında BBP kökenli.
Bu partide bir dönem il başkanlığı yapmış, Muhsin Yazıcıoğlu’na duyduğu sevgi ve saygı herkesçe bilinen bir siyasetçi.
Naif, iyi niyetli, pozitif, insanlara yardımcı olmaya çalışan bir yapısı var.
Kapısının önü en kalabalık olan, vatandaşın en kolay ulaşabildiği yöneticilerden.
Hani “CHP’lilerin bile belediyede gittikleri ilk duraklardan” desek yanlış olmaz.
İmar gibi en kritik müdürlük ona bağlı olmasına rağmen akçeli işlerle işi olmayan, bu konularda son derece titiz bir isim.
Allah var, bugüne kadar hakkında herhangi bir dedikodu olmadı, çıkmadı.
Biz de duymadık.
Kentle diyalogları iyi.
Medyada yer almayı, her fotoğraf karesine girmeyi, başkanın önüne geçmeyi sevmiyor. (Bu tanımlama belediyelerde çok önemlidir. O yüzden yazıyorum.)
Hani yer yer “Fatma başkanın ekibi kötü” diyorlar ya.
Bence Nurettin Bulut, kesinlikle Fatma başkanın “iyi” olan ekibi arasında.
İyiyi alkışlamasını da biliriz.
Alkış.

Asıl teşekkür size

Beylik laflar edebilirim.
Ama yaş ilerlediği için midir nedir, o tarz cümleler kurmak bazen içimden gelmiyor.
Ama 5 yıl uzun bir süre.
5 yıl içinde büyük oranda anlıyor insan;
Aslında kim dost, kim düşman.
Aslında kim saf, kim kurnaz.
Aslında kim güçlü, kim güçsüz ama gürültülü.
Aslında kim gerçek, kim sanal kahraman.

***

En korktuğum şeyler mi?

• Birlikte çalıştığımız mesai arkadaşlarımızın maaşlarını zamanında verememek, onlara karşı mahcup olmak.
• Emek vermeden, araştırmadan, sorup soruşturmadan yazmak.
• Herkese iyi niyetle yaklaşmak.

En sevindiğim şeyler ise;

• Birlikte çalıştığımız arkadaşlarıma bir şeyler öğretebilmek. Amerika’yı yeniden keşfetmeden daha hızlı öğretmenlerine katkı sağlamak.
• Kimsesizlerin sesi olmak, gariplerin duasını almak, çözüme katkı sağlayabilmek.
• Olayları yerinde incelemek, muhataplarından bilgi almak, bilgi ile yorum yapmak.
• Yaşananları ve hayatı anlamaya çalışmak.

***

Ben bu konularda hemen hemen hiç yazmam.
Ama yazmak zorunda olduğumu hissediyorum artık.
Zira kimileri bizim LPG ile ya da hidrojen ile hatta su ile çalıştığımızı, geçindiğimizi düşünüyor.
Yok arkadaşım, öyle değil.
Biz yazmadıklarından kazanan gazeteciler değiliz.
Lüks bir hayat yaşamıyoruz.
Alıp sattığımız bir şey da yok.
Tek kazancımız ve gelir kaynağımız var, o da bize verilen reklamlar.
5 yılda En Kocaeli ile belirgin, etkili, takip edilebilir bir noktaya geldik.
Bizi takip edenleri bilgilendirdik, reklam veren firmalara, kişilere ya da organizasyonlara katkı sağladık.
Bu 5 yılda gazetemizle reklam çalışması yapan firmalara özellikle teşekkür etmek istiyorum.

***

Her zaman söylerim:
En iyi karne toplumdur, toplumsal vicdandır.
Siz ne düşünüyorsanız, biz oyuzdur.
Siz ne kadar değer veriyorsanız, biz o kadar değerliyizdir.
Birkaç kişi farklı düşünebilir ama toplumun geneli yanılmaz, yanıltmaz.
Bugünlere gelmemizde sizlerin de büyük payı var.
İnşallah toplum vicdanındaki yerimiz hep yukarıda kalır.

***

Kimliğimizi inkar etmeden…
Değerlerimizi kaybetmeden…
Küfür etmeden, hakaret etmeden…
Hayatı anlama ve mesleğimizi icra mücadelemiz devam edecek.
Allah’ın izni ve sizlerin desteğiyle hiç durmadan çalışacağımıza şerefim ve namusum üzerine and içerim.
Arayan, ziyarete gelen, sosyal medyadan ya da telefonla tebrik mesajlarını ileten tüm dostlara ayrıca teşekkürü borç bilirim.
Sağ olun.
Var olun.
Hep birlikte var olalım.