TÜPRAŞ’ta ek protokol artık şart

Geçen hafta sonu yapılan Petrol-İş Kocaeli Şubesi kongresinde açık ve net olarak gördüm ki…
TÜPRAŞ çalışanı (özellikle de kıdemliler) maaşlarının eridiğini, son dönemde büyük hak kayıplarına uğradığını düşünüyor ve söylüyor.
Üstüne üstlük EYT geldi.
Yani fabrikanın bu kıdemli, deneyimli, tecrübeli pek çok çalışanı emekli olma hakkını elde etti.
Düşünün;

• Emekli maaşınız, çalışırken aldığınız maaştan fazlaysa siz çalışmaya devam eder misiniz? (Sigorta ödemeleri yüksek olduğu için emeklilik maaşları yüksek)
• Bu kadar tecrübeli çalışanın aynı anda TÜPRAŞ’ı bırakması, şirket için bir dezavantaj değil midir?

Şayet şirket bunun bir dezavantaj olduğunu düşünüyorsa, TİS’e ek protokol yapar, çalışanların maaşlarını belirgin şekilde iyileştirir.
Bunun başka yolu yok.
Yoksa EYT’lileri tutamaz.
Yapmıyorsa, zaten şirket “EYT dolayısıyla maliyetlerimiz azalacak” diye düşünüyor demektir.
Bakın sadece TÜPRAŞ İzmit rafinesinde 1700 personel var.
TÜPRAŞ’ın tüm tesislerinde toplamda 5 bin 500 civarı.
Aslında yüksek maaş veren tüm fabrikalarda aynı sorun, sıkıntı var.
Ama TÜPRAŞ diğer fabrikalara göre çok daha riskli, kritik ve önemli bir tesis.
Ve bu tür tesislerde tecrübe, yetişmiş personel çok daha hayati önem arz ediyor.
Çok tecrübeli 300-400 çalışan aynı anda işi bırakırsa sizce bu, TÜPRAŞ için iyi bir şey olur mu?
Sadece aklıma geldi…

Petrol-İş kongresinde talihsiz bir açıklama

Bir hafta kadar geciksem de, geçen hafta sonunda Ramada Otel’de gerçekleştirilen Petrol-İş Sendikası Kocaeli Şubesi kongresine dair birkaç değerlendirme yapmak isterim:

YUNUS EMRE ÖZDİL “GENEL BAŞKANIM” DEMEDİ

Kürsü tecrübesi olmadığı ortada. Kürsüden daha etkili, güçlü ve dolu bir konuşma yapabilirdi. İsmail Yeşildal ona göre kürsüde çok daha rahattı. STK başkanlığının böyle avantajları da var.
Konuşmasına başlarken karşısında oturan Süleyman Akyüz için “genel başkanım” ifadesini kullanmadı, onu ismen ve sıfat olarak anmadı. ‘Genel merkez yöneticileri” şeklinde çok genel bir girişle yetindi.
“Ezber bozmaya geldik” dedi, seçilirse sistemi değiştireceklerini, şube yönetimlerini delegelerin değil üyelerin seçeceğini söyledi.
“Aciliyetle ek protokol ihtiyacımız var” dedi.

NESİMİ YETİŞOĞLU ÇOK AMA ÇOK YÜKSELDİ

Çok duygusal ve uzun bir konuşma yaptı. Ailesinden, çocuklarından bahsetti. Yer yer gözleri doldu.
Bir ara “Spontane konuşmuyorum. Çünkü bende ayar sorunu var” dedi. Buna rağmen konuşmasında çok sık yükseldi, sesini çok yükseltti. Bence bu kadar yükselmeye hiç gerek yok.
Muhalif listeye yönelik “Bir kere de işverene vurun, hükümete vurun be kardeşim” çıkışı önemliydi.
Konuşmasını “Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz” sözüyle bitirdi. Bu da bana göre dikkat çeken bir finaldi.

“YAZAMAZ ÇÜNKÜ…”

Başkan adaylarından önce Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Süleyman Akyüz kürsüye çıktı, gündeme dair bir takım değerlendirmelerde bulundu.
Bakın, kongrenin üzerinden neredeyse bir hafta kadar geçti.
Ama ne gazeteciler Akyüz’ü eleştirdi, ne de Akyüz “yanlış anlaşıldım” diye bir açıklama yaptı.
Peki Akyüz ne yaptı?
Kongrede ses kaydı aldığım için kelime kelime yazmak istiyorum:

• “..Mücadelesini veriyoruz, söylüyoruz. Ancak emekten yana, emekle ilgili olarak sesimiz ne kadar çıkarsa çıksın basının kimlerin elinde olduğu görüyoruz.
• Pazartesi ben Güneydoğu’ya gittim, dün öğlen geldim. 2-3 gündür Batmaz gazeteleri, Adıyaman gazeteleri yazıyor, yaptıklarımızı söylediklerimizi. Yazan yazıyor. Ama gel burada söyleyelim, adam yazmaz. Yazmaz çünkü reklam alamam, şey alamam, söyleyemem.
• O yüzden işçi sınıfı her yönüyle uyanık olmalı ve mücadelesini ona göre vermeli diye düşünüyorum…”

MAZERET BU MU YANİ?

Sayın Akyüz’ün gazeteciler için neden böyle çirkin ifadeler kullandığını anlayabilmiş değilim.
Kocaeli basınının kendisiyle ilişkileri hep iyi olmuştur.
Sadece biz bile kaç defa onu aradık, özel demeç aldık, haberlerini yaptık.
Kocaeli şube başkanının açıklamalarını hakeza.
Pek çok gazeteci arkadaşım da benzer haberleri yapar, yapıyor.
E sorun nerede?
Süleyman Bey neden böyle bir talihsiz açıklama yapıyor?
İşçinin baskısını hafifletebilmek için mi?
O an kürsüde aklına gelen mazeret bu muydu yani?
Sebebini bilmiyorum.
Ama kendisine yakışmayan, talihsiz bir açıklama olduğu ortada.
Yanlış bir örnek varsa, isim verin, söyleyin.
Ama bulunduğunuz kurumda her sıkıştığınızda, üyeleriniz size her yüklendiğinde, çareyi gazetecilere yüklenmekte bulmayın.
Size duyduğumuz saygıyı kendi ellerinizle yok etmeyin.

Talihsiz açıklamayı yapan Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Süleyman Akyüz

“Aramasaydı, fark olmazdı”

Bilindiği gibi dün yeni Kocaeli il başkanını belirlemek için, CHP il yönetimi içinde oylama yapıldı. Kullanılan 26 oyun 23’ünü Bülent Sarı aldı. Diğer aday Mehmet Demirtaş ise sadece 3 oy alabildi.
CHP’liler diyor ki;

• Fatma Kaplan Hürriyet, Bülent Sarı’nın il başkanı olmasını istemedi. Bu amaçla pek çok il yöneticisini aradı, onları örtülü ya da açık ikna etmeye, yönlendirmeye çalıştı. Buna rağmen olmadı. Bülent Sarı çok büyük fark attı…
• Normalde Mehmet Demirtaş'ın ikili ilişkileri iyidir. Ama Hürriyet müdahil olunca durum ters tepti. Hiç aramasa Demirtaş 6-7 oy kesin alırdı…
• Şimdi ise İzmit ilçe başkanlığına kendi önerdiği bir ismin atanmasını istiyor. “İli bana vermediniz, bari İzmit’i verin” diye yönlendirmeye çalışıyor.
• Gerçi etrafında öyle bir kadro da yok. Tek duyduğum, daha önce yönetim kurulu üyeliği verdiği Dalistan Filiz. Bakalım ili kaybeden Hürriyet, İzmit’te Filiz’i ilçe başkanı yapabilecek mi?