Herkes mağdur. İtiraf ediyorum: Kaynak kitaplar benim suçum!

Ne tetikçiliğimiz kaldı,
Ne yandaşlığımız.
Milletin ağzı torba değil ki
Büzesin!
Vatandaşın canı yanıyor, bize anlatıyor.
Derdi oluyor, bize söylüyor.
Çare arıyor, bize geliyor.
Elimizden geldiğince de herkese yardım etmeye çalışıyoruz.
Bir sorun varsa ilgileniyoruz.
Sonra birileri çıkıyor diyor ki
“Falanca söylüyor, siz yazıyorsunuz”
“Gazeteci dediğin araştırır”
Bayılıyorlar tereciye tere satmaya,
Gazeteciye gazeteciliği öğretmeye.
Bize dediklerini kendileri yapsalar
Zaten haber olmayacaklar.
Ama yok:
Aynı tas, aynı hamam.
Aynı terane…
Malum, bir kırtasiye haberi yaptık,
Aramayan kalmadı.
İyi, hoş.
Arasınlar tabi.
Yanlış varsa söylesinler,
Doğrusunu anlatsınlar.
Herkesin cevap hakkına saygımız var.
Kullanmadığımız da hiç olmamıştır.
Peki nedir beni sinirlendiren mesele?
Kaynak kitaplar.
Cümle alem duydu kardeşim; kaynak kitaplar okullarda ücretsiz dağıtılacak.
Geçen sene de çok gündem olmuştu.
Vatandaşın cebinden, “kaynak kitap” adı altında yüksek miktarda para çıkıyor.
Vatandaş, bu kitapları bir yerden almaya mecbur bırakılıyor.
Minareyi çalan kılıfını hazırlar misali, öyle bir zorlama, bir dayatma,
“İlle de buradan alacaksınız” diye bir baskı yok.
Yok ama,
Dedim ya minareyi çalan…
Mesela ek kitapları olmayan öğrenciler,
Okulda verilen kurslarda derslere katılamıyor.
Çünkü dersler bu kitaplar üzerinden yürütülüyor.
Üstüne bir de bu kitaplar,
Mesela İzmit’te tek kırtasiyede var.
E çocuğun derslere katılabilmek için kitapları alması lazım.
E kitaplar da falanca kırtasiyede satılıyor.
Haydaaa…
Veliler, çocukları derse katılabilsin diye kaynak kitap almak zorunda kaldı mı? Kaldı.
Veliler, bu kaynak kitapları satan tek kırtasiyeden almak zorunda kaldı mı? Kaldı.
Dayatma, zorlama var mı? Yok.
Dedim ya minareyi çalan…
Belki bazıları için azdır ama emin olun hiç de az değil bu kitaplara verilen paralar.
Haliyle vatandaşın canı yanıyor.
“Hani devlet dağıtacaktı?” diyor.
Haklı da…
Canı yanan vatandaşlar da bizi arıyor, şikayet ediyor.
Sizin için belki hiçbir önemi olmayan o 5 bin lira, o veli ya da velilerin canını nasıl acıtıyor bir bilseniz…
Para kolay kazanılmıyor.
Hele çocuk, inanın hiç kolay okutulmuyor.
Vatandaş bu kitaplara verdiği parayı kolay kazanmıyor yani.
Kazanmıyor ki bizi arayıp sitem ediyor, tepki gösteriyorlar.
Aslında şikayet de edemiyorlar.
“Aman çocuğumuzu mağdur ederler”,
“Aman çocuğumuz geri kalır” diye endişe edip şikayet dahi edemiyorlar.
Biz ne kırtasiyecinin
Ne de okulun düşmanıyız.
İkisinin de karşısında değiliz.
Biz, ortada bir sorun olduğunu söyleyen velinin sesiyiz.
Diyorlar ki
“Biz bu kadar para verdik, şimdi o kitapları kullanmıyorlar. Yasakmış.”
Haydaa…
E para?
E kitap?
E dersler?
Bu veliler, bu paraları niye verdi kardeşim?
Hadi verdi, niye geri alamıyor?
Hadi geri alamıyor, e madem iptal edilecekti, yasaktı. Niye aldırıldı?
Daha doğrusu niye bu kitaplardan işlendi dersler?
Biz bunları yazınca
Ne tetikçiliğimiz kalıyor,
Ne kuklalığımız,
Ne de yandaşlığımız.
Tamam da ortada bir sıkıntı var.
İddianın sahipleri belli; veliler.
Bir-iki de değil ha, yanlış olmasın.
Peki iddialara resmi cevap var mı? Yok
Sağ olsunlar arayıp bizi bilgilendiriyorlar.
“Öyle değil” diyorlar.
E açıklama? Yok;
Yapmıyor, yapamadıklarını söylüyorlar.
İşte o zaman velilerin iddiası,
“İddia” olmaktan çıkar, ete-kemiğe bürünür.
Arayanlar da kendilerince haklı;
Kendilerini savunuyorlar.
Ama şunu sorayım;
Bu kitaplar niye yalnızca bir yerde var?
Kırtasiye “çok büyük” diye mi?
E hani rekabet ortamı?
Niye çoğu kırtasiyede olan kaynak kitaplardan istenmiyor?
Niye veliler dolaylı yoldan tek kırtasiyeye yönlendiriliyor kardeşim?
Madem çocukların gelişimini, ders işlemesini, geri kalmamasını çok umursuyorsunuz,
Niye herkesin rahatça bulabileceği kaynak kitaplar yerine “şu veya bu yayınevi” tercih ediliyor?
Bu ne demek?
Burada bir ticaret dönüyor demek.
Burada bir sistem var demek.
Tabiri caizse;
“Komisyon” dönüyor demek.
Veliler için böyle.
Böyle düşünüyorlar.
Hele bir de aldıktan sonra ders işleyemedilerse o kitaplarla…
Verdikleri parayla kaldılarsa…
O kitapları geri de veremedilerse…
Bunun sorumlusu kim?
Velilerin zararını kim üstlenecek kardeşim?
Bu veliler, niye durup dururken zarar etti?
Kim, niye zarar ettirdi bu insanlara?
Mesela bu kitaplar, kuyruk olmasın, dikkat çekmesin diye mi evlerine kargoyla gönderildi?
Yahu nerede görülmüş böyle şey?
Okul içinde, çocukları sınava hazırlamak için bir kurs başlatıyorsunuz.
Takdir ediyorum, ihtiyacı var çocukların.
Hele bu eğitim sisteminde…
Kolejlerle yarışabilmeleri için gerekli.
Gerekli de bu kurstaki kaynak kitaplar neden diğer kırtasiyelerde bulunmayan kaynak kitaplar?
Diyecekler ki “E bu yayınevini biz kullandık, bunlar başarılı. E işte İzmit’te de falanca yerde satılıyor”
Oldu mu hocam? Olmadı.
Falanca yerde satılandan olmaz,
Kırtasiyelerde satılandan olur,
Çoğu kırtasiyede bulunanlardan olur.
Bu olmazsa, rekabet olmaz, dedikodular bitmez demektir çünkü.