Sadece Kocaeli’de değil tüm Türkiye’de insanlarımızın gözü son dönemde makam araçlarına takılmış durumda.
Özellikle de belediye başkanlarının makam araçlarına.
Konuşuyorlar, eleştiriyorlar, başkanların pahalı, lüks araç kullanmalarını is-te-mi-yor-lar.
Bu konuyla ilgili her şey ama her şey dikkatlerini çekiyor.
Bakın, önceki gün bir arkadaş aradı, bu yönde bir ihbar paylaştı:
“Derince Limanına iki adet Mercedes Maybach geldi. Tanesi 300 bin Avro. Yani yaklaşık 2 milyon lira. Kime geldi? Sizin bilginiz var mı? Belediye başkanlarına olmasın!” falan dedi.
“Olur mu böyle şey? Bu kadar tepkiye rağmen kim yeni ve lüks araç almak ister ki kendine?” dedim.
Tabi cevap veremedi.
Çünkü kendisi de bilmiyor.
Ama ben de bilmiyorum.
Söz konusu araç, sıfır araç otoparkına gelmiş, oradan kapalı ve büyük bir araç içinde gideceği yere gitmiş.
Ona da söyledim:
“Adamın malı mülkü vardır, tüccardır, istediğini alır. Ya da bir şirkete alınmıştır. Kimse bir şey diyemez. Ama o araçlar kamuya alınmışsa, bu durum elbette insanları üzer, elbette tepki çeker. Ama neyin ne olduğunu bilmeden bu meselelerde art niyetli olmamak lazım…”
Peki, ben bu konuyu size neden aktarıyorum?
Dediğim gibi, insanlar konuşuyor.
Hem de çok konuşuyor.
Bu konuda çok ama çok hassaslar.
Önce bu hassasiyetin geçici, boş ve önemsiz olmadığını kenti ve ülkeyi yönetenlerin anlamasını istiyorum.
Bu hassasiyeti önemseyin, hatta daha fazla önemseyin.
O Mercedesler, şehir dışına gitmiş olsa bile…
İnsanımız görüyor, huylanıyor, konuşuyor, lüks tutkunu yönetici is-te-mi-yoooooor.
Yaklaşık üç ay önce, TÜBİTAK MAM Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kılıçaslan’ı ziyaret ettikten sonra yazdım aşağıdaki satırları.
Üç ay önce…
Dolar krizi çıkmadan…
Ambargo gündeme gelmeden önce…
İbrahim Hoca, “Burası benim değil, milletin malı. Ben istiyorum ki, bu ülkenin gelişmek ve üretmek isteyen tüm firmaları, buradaki alt yapıyı görsünler, bizden bir şey istesinler. Biz de daha çok üretelim. Ticarileştirmeleri için kendilerine lisanslayalım” çağrısını yapmıştı.
Ondan sonra da ben şu satırları yazmıştım:
“TÜBİTAK cari açığın azaltılması, ticaretin canlandırılması, yeni ürünlerin ortaya çıkarılması, Dünya ile ticaretin kolaylaştırılması, sağlık, temizlik, gıda gibi hayatın her alanında çok ama çok önemli.
Ben olsam, Başbakanı buraya oturtur, ülkeyi Gebze’den yönetirdim.
Ben olsam, eğitim sistemimizi TÜBİTAK ile entegre hale getirir, gençlerimizi bu sistemin enerjisi ve itici gücü yapardım.
Ben olsam, sağlık sistemimizi TÜBİTAK ile entegre hale getirir, tüm ithal cihazların yerlilerini yapmaya çalışırdım.
Ben olsam, tarım ve hayvancılık sistemimizi TÜBİTAK ile entegre hale getirir, yerli, sağlıklı ve kaliteli ürünlerin çoğaltılmasına, bu ürünlerden katma değeri yüksek ürün çıkarılmasına odaklanırdım.
Şaka yapmıyorum.
Benim gördüklerimi sizlere de görseniz (ki ilerleyen günlerde parça parça aktaracağım) sizler de aynı kanaatte olursunuz.
TÜBİTAK’ın daha çok üretmesine ihtiyacımız var.
Sadece sanayicilerle değil, her alandaki üretici ve yöneticilerle buluşmaya ihtiyacı var.”
Ne dersiniz…
3 ay değil, 3 yıl ya da 33 yıl geçse de…
Yukarıdaki satırlar önemini yitirir mi?
Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek var mı?
Sistemi kökünden değiştirmemiz gerekmez mi?
TÜBİTAK MAM Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kılıçaslan ile
Büyükşehir Kağıtspor, Kocaeli’nin sporcu fabrikası.
Bilmem kaç merkezde, bilmem kaç bin çocuğa, gence, yaşlıya spor yaptırıyor.
Eyvallah.
Ancak Kağıtspor’un bence iki püf noktası var ki, onu da geçen gün, İbrahim Başkanın yanına çıkan sporculardan öğrendim:
BİR.
Lisanslı sporcuların tamamı yerliymiş. Tamamı alt yapıdan gelen gençler, yerli sporcularmış. İçlerinde ithal yokmuş, madalya kazanmak için transfer yapılmıyormuş. Ki işin bu kısmı gerçekten hoşuma gitti…
İKİ.
Bu yıl ikinci ligde mücadele edecek Kağıtspor basketbol ve voleybol takımları için, kulüp satın alma yoluna gidilmemiş. İkinci ligde de mevcut oyuncularla mücadele edilecek, transfere bütçe ayrılmayacak, alt yapıdan yetişen gençler boy gösterecekmiş…
Yani;
Düşük bir bütçe ile…
Gençlere fırsat sağlayan, yetişmesini sağlayan bir sistem var Kağıtspor’da.
Sizce de güzel değil mi?
En doğrusu bu değil mi?
Ülke olarak çok büyük bir Dolar krizi yaşadık.
AK Parti döneminde servet kazanan özellikle partili isimlerden yine ses çıkmadı.
Yine öne çıkmadılar.
Yine fotoğraf vermekten kaçındılar.
Ondan sonra da “Millet bizi neden eleştiriyor?” diyorlar.
Sen sadece harman zamanı sahne alırsan, milletin ne demesini bekliyorsun ki?
Kötü söz söylemediğine şükredin!
Mesele asla isim değil!
Mesele zihniyet!
Bizim bir Ali Yılmaz, bunlardan 10 tane eder…
Gitti.
Ama kötü yere değil.
Güzel yere.
En güzel yere.
Başiskele Belediye Başkanı Hüseyin Ayaz her yıl olduğu gibi yine hacca gitti.
Kimileri diyor ki;
“Arabistan’dan oturum aldı. O yüzden her yıl gitmek zorunda…”
Ancak “Belediye başkanı olduğu için oturum alamaz” diyenler de var.
Yani, işin o kısmını tam olarak bilmiyorum.
İmkânımız olursa bir ara sorarız.
Daha önce de yazmıştım.
Hacca umreye belirli periyotlarla gitmek iyidir, güzeldir.
Neticede adam belediye başkanı.
İzin yapıyor gibi değerlendirin.
Ancak…
Hacca herkes gider, herkes hacı olur.
Önemli olan hacı kalmak, haccı burada da yaşamak ve yaşatmak.
Ben işin bu kısmına daha çok dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yoksa yolculuğun tüm kutsallığı gider, tatile dönüşür.
Maazallah.
Geçen yılki hac zamanından bir kare……..
Yorum yazarak En Kocaeli Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan En Kocaeli hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler En Kocaeli editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı En Kocaeli değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak En Kocaeli Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan En Kocaeli hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler En Kocaeli editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı En Kocaeli değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)İzmitli - bu arabadan bir tane kocaeli milletvekillerinden birinde var. kışın fuar camiinde cuma namazında görmüştüm.
Yazılan yorumlardan En Kocaeli hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler En Kocaeli editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı En Kocaeli değil haberi geçen ajanstır.